Sabah 08.15. Menemen’den Alsancak’a giden bir İZBAN trenindeyiz. Kalabalık, yoğun… ama asıl sorun başka bir yerde: Burun direğini sızlatan o tanıdık koku. Sadece yaz aylarında değil, kışın bile trenlere sinen ve yolcuların alışmaya çalıştığı bir “yolculuk rutini” hâline gelen bu koku neden var? Kim sorumlu? Ve en önemlisi, neden hâlâ çözülmedi?
Koku nereden geliyor?
Yapılan gözlemler ve kullanıcı geri bildirimleri, İZBAN’da kötü kokunun genellikle şu üç ana kaynaktan geldiğini ortaya koyuyor:
- Klima ve Havalandırma Sistemleri: Uzmanlara göre uzun süre bakımı yapılmayan klima filtreleri bakteri ve küf barındırabiliyor.
- Yoğunluk ve Temizlik Eksikliği: Günlük yüzbinlerce yolcunun kullandığı trenlerin düzenli temizlik periyodları yetersiz. Özellikle sabah ve akşam pik saatlerinde, bir önceki seferin kalıntıları bir sonraki sefere taşınıyor.
- Altyapı Kaynaklı Sistem Arızaları: Bazı vagonlarda havalandırmanın tamamen devre dışı olduğu, içeride hava sirkülasyonunun gerçekleşmediği tespit edildi.

“Bu sadece koku değil, bir sağlık riski”
Uzmanlar bu durumu şöyle izah ediyor:
“Koku, bir semptomdur. Sebep genellikle mikrobiyolojik birikimdir. Eğer bir toplu taşıma aracında sürekli aynı koku varsa, bu havalandırma sisteminde ciddi bir bakteri kolonisi oluştuğu anlamına gelebilir. Uzun vadede alerjiler, solunum hastalıkları gibi etkiler yaratabilir.”
Yolcular ne diyor?
“Yazın resmen kokudan bayılacak gibi oluyorum. Ağzıma parfüm sıkıp biniyorum. Her gün bindiğim bir aracın neden hâlâ temizlenmediğini anlamıyorum.”

“Eskiden makinistler kokuya karşı da sorumluydu. Şimdi sistem otomatikleşti ama sorumluluk ortada kaldı.”
İZBAN’dan açıklama var mı?
2011 yılında konuyla ilgili İZBAN A.Ş. şu cevabı vermişti:
“Koku araçların yeni olmasından kaynaklanıyor. Seferde olan tren setlerinin hepsi bir yıl önce alınmadı, birkaç ay önce alınan yeni setler de var. İlk alınan setlerde koku kalmadı, diğer araçlardaki koku da zamanla kaybolacak. Kokuya, imalatta kullanılan plastik malzemeler ve yanmaz kumaştan oluşan materyaller yol açıyor. Başka bir nedeni yok. Trenler kullanıldıkça bu koku kalmayacak. Koku absorbe edici materyallerle bu koku minimize edilebilir.“
Bu açıklama kamuoyunu tatmin etmekten oldukça uzak. Çünkü sorun o günden bugüne değişmiş değil.

Neden çözülmüyor?
- Temizlik ihaleleri kimde? Kamuya açık verilere göre İZBAN’ın temizlik hizmetleri bir taşeron firma tarafından sağlanıyor. Ancak bu firmanın denetimiyle ilgili açık bir rapor kamuya sunulmuyor.
- Performans ölçüm sistemi yok. Temizlik kalitesi ya da yolcu memnuniyetine göre ölçülen, cezai yaptırımları olan bir sistem görünmüyor.
- Şeffaflık eksikliği. İZBAN, yıllık bakım ve temizlik giderlerini yayımlamıyor.
Bu bir “koku” meselesi değil!
Toplu taşıma sadece ulaşım değil, bir kamusal yaşam deneyimidir. İzmir gibi medeni, kültürel yönü güçlü bir şehirde, insanların her gün “nefeslerini tutarak” yolculuk yapması kabul edilemez.

Yetkililerin sessizliği, bu kokunun artık şehrin “normaline” dönüşmesine neden oluyor. Ancak kamu hizmeti, alışılacak değil hesap sorulacak bir alandır.
Bir yanıt yazın